14 Kasım 2010 Pazar

Hayat Sana Teşekkür Ederim

Sezen’in (Aksu) her dönemime uygun düşen bir şarkısı vardır..

Taaa, orta 2'de ilk aşkımın bana artık yeterince ilgi göstermediğine inanıp, kendi iç acımı “Git” şarkısı ile yatıştırmaya çalışmıştım. Minik bedenime o zamana göre ağır gelen sancılar içerisinde (şimdi düşününce gülümsemeden edemiyorum), hiç bir açıklama yapmaksızın ayrılmak istediğimi söyleyivermiştim.. Sanırım, ilk sancılı ayrılık kararımdı :)

Geçen gün, ayrılma kararı almanın, dalgalarla boğuşarak, bir o yana bir bu yana yalpa yapa yapa ilerleyen teknenin artık yeterince güvenli olmadığına inanıp, ne olacağını bilmeksizin, denize atlamaya benzediğini düşünürken buldum kendimi. Şaşırtıcı geldi önce ama biraz daha düşününce anlamlı olmaya başladı benzetme. (Her şeyi dönüp dolaşıp denizle anlatıyorum, takıntılı mıyım diye sordum kendi kendime :) ). Sanırım yaşadıklarımı bu şekilde daha iyi anlıyorum .. onun için sorgulamayı bırakıp, düşünmeye devam ettim)

Birliktelik bu benzetmede tekne ise, ayrılık da tekneyi bırakıp denize atlamak gibi. O zamana kadar teknede yaşadıklarını, şakalar, gülüşmeler, sancılar, üzüntüler dolu bir sürü anıyı, sağına soluna güzel gözüksün diye taktığın süsleri, verdiğin tüm emekleri, hepsini bir kalemde, bir atlayışla bırakıp gidivermek. Hareketin kendi çok kolay da yapmaya karar vermek ne kadar zor.

Hiç kimse, “Ayy, cok fena anılar yaşayacağım. Aldığım gibi de satarım ben bu tekneyi” diye bir şey almaz hayatının içine.. Pembe panjurlu hayallerden, soğuk sulara atlayışa kadar geçen, zamandan bağımsız, uzuuun bir süreç…

Tekneden atladıktan sonra artık yalnızsın soğuk suların içinde.. İşte o soğuk sular, atladığın teknenin gidişine hüzünle bakakalmışken, yüzmek gerektiğini hatırlatır sana. “Hayat devam ediyor, hadi yüz, hayata baska türlü karışmak icin atlamadın mı suya” der.. Hüzün gitmese de bir süre, yüzmek için kollar başladı mı hareket etmeye, yüzme zamanla ritmini bulur.

Sen yüzerken kendi dünyanın içinde, bir kara parcası gözükür ilerilerde bir yerde. Kara parçasına vardığında fark edersin ki yenilenmiş, değişmişsindir. İçinde bulunduğun tekneyi bırakmış, denize atlamış, karaya kadar da yüzmüş, biraz yorgun biraz şaşkın ama daha kaslı biri olarak basarsın toprağa.. Yeni bir ben keşferek, ilk adımlarını ürkekçe atarsın..

Sonra Sezen’in bir şarkısını duyarsın sana uygun. Fark etmeden, o şarkıyı mırıldanarak karışırsın hayata sanki hiiiiç bir sey olmamış gibi..

Hayat sana teşekkür ederim.. (http://sezen.onlinecosmos.com/albumleri/a15.htm#11)

Şimdiden herkese mutlu bayramlar..

1 yorum:

  1. Ayrılık kararının birliktelik, hatta evlilik kararından çok çok daha zor bir karar olduğunu, asıl cesaret gerektiren kararın ayrılık kararı olduğunu, bu ayrılığı isteyen taraf bile olsan çok çok yıpratıcı olduğunu yıllardır söyler dururum. Ki bu sadece eşinden, sevgilinden ayrılmak değil, işten ayrılırken de ben bu sancıları hissettim. Tekneden denize atlamak, soğuk sularda yüzmeye başlamak benzetmesi ise ne kadar doğru oldu. Aklına, fikrine, kalemine, klavyene sağlık Zeynepcim. Çok şükür ki sular ılındı ve kara çok uzakta değil, çünküüü kırkındayız ve farkındayız :) ne dersin?

    YanıtlaSil