9 Aralık 2011 Cuma

Geride bıraktığım 40 sene ve yeni bir güne merhaba


Yeni bir güne sizlerle birlikte merhaba demek istedi içim. Hatta kollarımı yanlara açıp, kanatlarım varmışcasına kalbimi de açarak hayatı kucaklamak istedim. Atalyöye geldim. Müziği açtım. İçim içime sığmıyordu.  Bir yandan evrenin enerjisi (yarın ay tutulması gerçekleşecek ve duyguların çok yoğun olduğu günlerdeyiz) bir yandan benim enerjim senkron gidiyordu adeta. Duygularımın dorukta olduğu şu anda bu yazımı sizlerle paylaşmak istedim.

40 yaş ... 40 yaş sendromu derlerdi ... Anlamazdım. Hatta hiç unutmuyorum sevgili Zehra ablam 40 yaşında çok farklı hissedeceksin demişti. Neydi bu 40 yaşın farkı? Diğer yaşlardan var mıydı bir farkı? Eşimin bana doğum günümde hediye ettiği kitaptaki yazısında şöyle yazmış “Sen 40 yaşını çok önemsiyorsun . Evet senin için bir metamorfoz dönemi oldu bu, ama 40 olduğundan değil. Daha önümüzde inşallah çok uzun yıllar var. Bu daha yolun yarısı bile değil.” Benim için yaşın öneminden çok gelinen dönüm noktalarından birisiydi sanırım. Katıldığım bir eğitimde hayattaki önemli dönüm yaşlarını dile getirmişlerdi. 38 yaş bir dönüm noktasıydı. Bendeki transformasyon da 38 yaşında başlamıştı zaten. Bir insan iki sene içerisinde değişir mi? Yakınımdakilerin dediğine göre evet. Bu belki dışarıdan değişim gibi gözüksede, esasında içinde sana ait olanın dışarıya çıkması, özüne dönmen. 

En yakınımda 40 yaş dönemi sevgili abim Semih ile başlamıştı. Gerçekten hayatında bir dönüm noktasındaydı. Sonra etrafıma, en yakınımdakilere bir baktım ... 40 yaşına yaklaşan bütün arkadaşlarımda bir transformasyon başlamıştı. Onlar da yanlız değillerdi çünkü bu değişim sadece yaşdan ibaret değildi,  tüm dünyada bir dönüşüm yaşanıyordu. 2012 ile sevgi çağına adım atıyorduk. Eski alışkanlıklar, düşünceler bir bir değişiyordu. İlk başta bana acaba neler oluyor derken etrafımda diğer insanları görünce büyük bir rahatlama meydana geliyordu.

Şimdi yanımda beni çok seven insanların hazırladığı bir kitap var. Yazılar, fotoğraflarla süslenmiş. Kitabın ismi ise “Semin’in Aynası”. Kitabın arkasında canım eşimin yazısı var; “40 yıl olmuş ...Seninle bu dünya güzelleşeli. Senin yaşadıkların değil sana bu dünyada yerini veren, yaşattıkların, hissettirdiklerin, bıraktığın izler ... İşte sana bir ayna. İzlerin sadece birazı ... Sen de bak ve gör ne kadar güzel olduğunu.”

Bu kitabın içerisinde yer alan almayan  hayatıma girmiş bütün insanlara çok ama çok teşekkür ederim. İnsanın alabileceği en güzel hediyeyi aldım ben. Aramızda kilometreler olabilir, çok uzun zamandır görüşmüyor olabiliriz. Ancak şunu biliyorum ki hepinizin anıları benimle. Bilinki kalp kalpleri hisseder :)  Kalp bazen kırılır ve bir daha eskisi gibi hissetmek istemez desek de kalp esasında sıcak ve nötürdür. İçi sevgi doludur. Ne zaman kendimizi, etrafımızı affeder ve dramalarımızdan kurtuluruz işte o zaman özümüze döneriz. Özümüz sadece sevgiden ibarettir. Kalpten söylenen bir kelime direk kalbin içine girer. Bir besin gibi. Bu sevgi ruhu besler.

Sevgili dostlarım ruhunuzu beslemeyi unutmayın. İyi ki hayatıma girdiniz ve varsınız. Sizi çok seviyorum.