28 Nisan 2013 Pazar

???

Kim olduğunu bilmesen ne olur
Neden yaşadığını
Nereden yada nasıl geldiğini,
Ve nereye gidiyor olduğunu?
Bazen diyorum...
Düşünceyi durdursan mesela
Sende dursan
Seninle beraber dursa herşey
Akıl almaz bir sessizlik olsa
Ve sen o sessizliğin içinden 
Yeniden doğsan.

Jülide

13 Şubat 2013 Çarşamba

SORUYORUM O ZAMAN


" Güzel..." Bir şeye anlam yüklemeden baksak... sadece baksak ve yaşasak...sadece hissetsek ve sonra bıraksak. Anda mı kalmak deniyor buna, bu mu anı yaşamak?

- Burası güzelmiş, seneye yine gelelim...
- Çok lezzetliymiş bir porsiyon daha alayım...
- Çok beğendim, bunu alıcam, benim olmalı...
- Çok güzel kadın, benim olmalı...
- Çok hoş adam, evlenir mi benimle ?
- Bu araba benimkinden daha hızlı, sahip olmam lazım...
- İyiydi, hadi bir daha sevişelim...
- Sensiz yaşayamam, hep benimle kal, birde mümkünse değişme...

Böyle mi tüketiyoruz herşeyi acaba?
Böyle mi bitiriyoruz güzel olan herşeyi ?
Böyle mi kaçırıyoruz "anı" ?
Böyle mi unuturuyoruz gözdeki manayı?

24 Ocak 2013 Perşembe

Bir Yangının Ardından


Evinizin bir bölümü eskise, duvarının sıvası dökülse, merdivenleriniz eğri büğrü olsa ne yaparsınız? Tabii ki tamir ettirirsiniz. Oysa sıvasının dökük, merdivenlerinin eğri olmasından gurur duyduğunuz oldu mu hiç?

Benim oldu.

Kırık dökük, daha sonra kapalı basketbol sahası yapılacak büyüklükte yatakhanesinin tavanından içeri yağmurun ve karın girdiği, yarasaların uçtuğu, sıcak su diye bir şeyin icat bile edilmediği, tuvaletlerin kırık camlarından giren rüzgarın mı musluktan akan suyun mu daha fazla üşüttüğünü bilmediğimiz binamızın en çok, bugün artık olmayan tavan süslemelerinden, mermer merdiven basamaklarının aşınmışlığından, eğriliğinden gurur duydum.  Her bir basamağı “ben de bozuyorum işte yüzyıldır bozulan bu merdivenleri” diye düşünerek çıktım yukarı.


Siz hiç içinde oturduğunuz binanın duvarlarını okşadınız mı? Tavan süslemelerini izleyerek uykuya daldınız, yine aynı tavan süslemelerine gözlerini açtınız diye mutlu oldunuz mu?

Ben oldum.

Kağıt üzerindeki planlamada 22 kişinin yatakhaneye 25 yatak sığıştırıp üzerine bir de dans pisti yaptığımız yatakhanemizin duvarlarında hayran olduğumuz şarkıcıların afişleri yoktu ama müthiş bir zerafetle, yüzyıl once yapılmış süslemeleri neredeyse okşayarak sevdik.


Siz hiç yanan bir binanın ardından en yakınınızı kaybetmişsiniz gibi günlerce ağladınız mı?

Ben ağladım.

Bugün yanan Feriye Sarayı’nın Galatasaray Üniversitesi olarak kullanılan binasına 11 yaşımda girdim, 19 yaşımda çıktım. 11 yaşımdan beri o binayla hep gurur duydum; en döküntü zamanında da, üniiversite olduktan sonra en bakımlı zamanlarında da…Denizden ya da karadan benim yanımda o binanın önünden ya da yanından geçen olduysa mutlaka benim için önemini bilir.


Bugün, çevremde güzellikle arıyorsam, karşıma çıkan hoşluklardan mutlu olmasını, yaptıklarıma az-çok zerafet katmasını biliyorsam, bir saray binasında büyümüş bir “prenses” olduğumdadır.

Bugün, anılarımın, yaşanmışlıkların kıymetini biliyorsam, yatakhanenin mermer basamaklarını çıkarken üzerine daha önce kimbilir kimlerin basmış olduğunu hep aklımdan geçirdiğimdendir.

Bugün, gereğinden fazla kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olduysam, yangına rağmen dimdik durabilen o güzel bina tarafından büyütüldüğümdendir.

Biz o binayı çok sevdik, o binayla hep gurur duyduk, çünkü bizi okulumuz, ailemiz kadar Ortaköy’deki binamız yetiştirdi.

Çok üzgünüm.

20 Ocak 2013 Pazar

Olympos Yaklaşımı



Eğer isimlerin, karakterimiz ve yaşamımız üzerinde bir etkisi varsa, benim için de annemin, anlamlarını karıştırdığı için seçtiği isim yerine asıl düşündüğü isim daha belirleyici olmuş olmalı ki, yatılı okul için evden ayrılmamdan bu yana her zaman bana özgü işler yapma ve farklılık yaratma peşinde oldum.

İyi bir öğrenci olmanın kimse için çok fazla çaba gerektirmediği lise yılları benim için yatakhane eğlencesi, resim, tiyatro, müzik ile dolu oldu.  Üniversite yıllarımda tozlu AIESEC ofisinde geçirdiğim zaman ise bana bol bol yurtdışı gezisi, 70 milletten arkadaş ve 70 farklı bakış açısı kazandırdı.

17 sene aralıksız çalışmanın ardından, sadece durmak istediğim, kendimi dinlediğim - dinlendiğim kısa bir molada kazandıklarımın başında daha sakin, daha mutlu bir insan olmayı öğrenmek geliyor. Yeniden çalışmaya döndüğümde şimdi yeni bir dönem başlıyor hayatımda.

Mola verme ve hayatımda bazı şeylerin yönünü değiştirme kararımı, kimselerin olmadığı bir kış güneşinde Çıralı sahilinde verdim. Uçsuz bucaksız sahilde benden başkaları sadece siluet olarak görebileceğim uzaklıkta iken, birden dümdüz bir alanda neredeyse tek yükseltinin ben olduğumu farketmemle başladı aslında bu dönem. Sahili çevreleyen dağlarla karşılaştırıldığında hepi topu 1.67 m olan ben, bir şezlongda uzanmış halimle bile bulunduğum yerde aslında bir fark yaratıyordum. Olympos yaklaşımı olarak adlandırdığımız bu farkındalık ile kendimin, başkalarının, hatta kurumların hayatında bir farkk yaratabileceğime inandım.

Çevremde gençler var, ilk adımlarının heyecanında...Ah'ı gitmiş, vah'ı kalmış bir çift trekking ayakkabısının, benim dolabımın dibinden çıkıp üzerinde kurumuş çamuruyla, dağcılık yapmak isteyen bir genç kızın odasının baş köşesine yerleşmesinden daha çok, Likya Yolu macerasında çekilen fotoğraflarımın ve anlattığım hikayelerin onda yarattığı heyecan ve güven gibi bir farktan söz ediyorum. Benim yaşadığım zorluklarla benden sonra karşılaşan arkadaşlarımın hayatta ne ilk ne de tek olmadıklarını görerek, hissettikleri kadar zayıf olmadıklarını farketmelerinden bahsediyorum. 

Bir de bu dönemde, daha önce kurumsal şirketlerin, büyük organizasyonların içerisinde, bir ormandaymış gibi başka, büyük ve kalın gövdeli ağaçlarla bir arada olmayı sevdiğim kadar, sahildeki tek ve bodur ağaç olarak verdiğim gölgenin de hazzına varabildiğime inanıyorum.




17 Ocak 2013 Perşembe

KONSER BÖYLE VERİLİR, ŞARKI BÖYLE SÖYLENİR



Melis Danişmend’in yeni albümü “Biraz Gülmek İstiyordum” un ilk konseri için  soluğu İKSV’de aldım 12 Ocak Cumartesi akşamı .  Müziğini dinlemeye ve sahnede seyretmeye doyamadığım bir müzisyen kendisi.  Yine çok güzel, içinden geldiği gibi bir albüm yapmış.  Almadığınız kabahat derim…Bu arada album aynı zamanda i-tunes’da da mevcut.

Beklentimin çok üzerinde bir performansla karşılaşmadım zaten çok büyük bir beklentiyle gitmiştim:)) Ülkemde böyle müzisyenlerin olduğunu bilmek neşemi yerine getiriyor ve ilham veriyor bana.O gece Melis sadece sahnede değil seyircinin damarlarında aktı. Seyirciyi seyrettim bir ara ve hepsinin yüzünde bir gülümseme Melis'in gözlerinin içine bakıyorlardı ve Melis'de onların. “İşte bu” dedirtti yine, şarkı böyle söylenir, olduğu gibi, içinden geldiği gibi, kalıpların dışında, kaygısız, düşünce devre dışı. Sahnede bambaşka bir enerjisi var ve bunuda o kadar güzel yansıtıyor ki seyircisine. Ne diyeyim, fazla söze gerek yok, ilk fırsatta gidip görün derim kendisini  sahnede. Şarj olduğum gecelerden biriydi...


16 Ocak 2013 Çarşamba

Bir An...

Kısacık bir an...
Beklenmedik. 
Ne olduğunu anlamadan,
Şaşırmaya bile fırsat bulamadan yaşanan.

Kısacık bir an, dakikalara bile uzamayan.
Kısacık bir an, dakikalara bile uzamayacak olan...
Kısacık bir an, 
Birdenbire yaşanan.

Bir an; sadece bir kez yaşanan,
Bir an; bir daha yaşanmayacak olan.

Kırkındasındır, farkındasındır,
Neye yarar?

Aklın bir kenara koymak ister, kalbin düşünmek.

Kırkındasındır, farkındasındır,
Neye yarar?

O kısacık bir an
İşte o kısacık an, hayal bile etmeden yaşanan, 
O an hatırlatır sana 
Aslında neyi özlediğini.