24 Ocak 2013 Perşembe

Bir Yangının Ardından


Evinizin bir bölümü eskise, duvarının sıvası dökülse, merdivenleriniz eğri büğrü olsa ne yaparsınız? Tabii ki tamir ettirirsiniz. Oysa sıvasının dökük, merdivenlerinin eğri olmasından gurur duyduğunuz oldu mu hiç?

Benim oldu.

Kırık dökük, daha sonra kapalı basketbol sahası yapılacak büyüklükte yatakhanesinin tavanından içeri yağmurun ve karın girdiği, yarasaların uçtuğu, sıcak su diye bir şeyin icat bile edilmediği, tuvaletlerin kırık camlarından giren rüzgarın mı musluktan akan suyun mu daha fazla üşüttüğünü bilmediğimiz binamızın en çok, bugün artık olmayan tavan süslemelerinden, mermer merdiven basamaklarının aşınmışlığından, eğriliğinden gurur duydum.  Her bir basamağı “ben de bozuyorum işte yüzyıldır bozulan bu merdivenleri” diye düşünerek çıktım yukarı.


Siz hiç içinde oturduğunuz binanın duvarlarını okşadınız mı? Tavan süslemelerini izleyerek uykuya daldınız, yine aynı tavan süslemelerine gözlerini açtınız diye mutlu oldunuz mu?

Ben oldum.

Kağıt üzerindeki planlamada 22 kişinin yatakhaneye 25 yatak sığıştırıp üzerine bir de dans pisti yaptığımız yatakhanemizin duvarlarında hayran olduğumuz şarkıcıların afişleri yoktu ama müthiş bir zerafetle, yüzyıl once yapılmış süslemeleri neredeyse okşayarak sevdik.


Siz hiç yanan bir binanın ardından en yakınınızı kaybetmişsiniz gibi günlerce ağladınız mı?

Ben ağladım.

Bugün yanan Feriye Sarayı’nın Galatasaray Üniversitesi olarak kullanılan binasına 11 yaşımda girdim, 19 yaşımda çıktım. 11 yaşımdan beri o binayla hep gurur duydum; en döküntü zamanında da, üniiversite olduktan sonra en bakımlı zamanlarında da…Denizden ya da karadan benim yanımda o binanın önünden ya da yanından geçen olduysa mutlaka benim için önemini bilir.


Bugün, çevremde güzellikle arıyorsam, karşıma çıkan hoşluklardan mutlu olmasını, yaptıklarıma az-çok zerafet katmasını biliyorsam, bir saray binasında büyümüş bir “prenses” olduğumdadır.

Bugün, anılarımın, yaşanmışlıkların kıymetini biliyorsam, yatakhanenin mermer basamaklarını çıkarken üzerine daha önce kimbilir kimlerin basmış olduğunu hep aklımdan geçirdiğimdendir.

Bugün, gereğinden fazla kendi ayakları üzerinde duran bir kadın olduysam, yangına rağmen dimdik durabilen o güzel bina tarafından büyütüldüğümdendir.

Biz o binayı çok sevdik, o binayla hep gurur duyduk, çünkü bizi okulumuz, ailemiz kadar Ortaköy’deki binamız yetiştirdi.

Çok üzgünüm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder