29 Ekim 2010 Cuma

Hayalimizdeki Fotoğraf


Bir çoğumuz zihnimizdeki kareleri gerçekleştirmek üzere yaşıyoruz. Bir aile fotoğrafı gibi örneğin. Kariyerlerinde başarılı anne-baba ve kucaklarında çocukları. Belki bahçeli bir ev, evde bir evcil hayvan; köpek olabilir. Çalışıp didiniyoruz duvara o fotoğrafı asabilmek için. Ve bir gün o fotoğraf çerçevelenip asılıyor duvara. Bu sefer de gayret fotoğrafı sürekli kılabilmek, girilen borçları ödeyebilmek, belki ileride fotoğrafı büyütebilmek için. Hep gelecekte bir şeylere ulaşmak için koşuşturup duruyoruz. Peki bu arada bugünü yaşayabiliyor muyuz?

Fotoğraf aslında bir filmin dondurulmuş karesi. Play’e basıp duvardaki o fotoğrafı oynatmaya başlarsak nasıl bir filmle karşılaşırız? Komedi mi? Macera mı? Aksiyon mu? Dram mı? Hayatımız fotoğraf karelerinden oluşmuyor. Bu, arası olmayan bir film adeta. Filmin senaristi, yönetmeni, baş rol oyuncusu da bizleriz. Bu filmde ağlatacak mıyız, güldürecek miyiz? Nasıl bir hisle filmden ayrılmak istiyoruz? Filmi doyasıya yaşayacak mıyız yoksa fast-forward’da mı gideceğiz sonuna kadar?

Biz de asmıştık o fotoğraflardan duvarlarımıza, hem de bir sürü. Bundan 2 yıl kadar önce kamerada çocukların bebekliklerini oturup seyredene kadar durumun pek farkında değildik, ya da farkındaydık da yüzleşmekten kaçınıyorduk. Özellikle de eşim. Ben işe ara vermiş, çocuklarıma zaman ayırabilmiştim. Şu anda 8 yaşındaki kızımız Sim’in 1 yaş videolarını seyrederken eşim gözyaşlarına hakim olamadı. Hatırlamıyordu o dönemi. Zaten bir çok videoda da yoktu. Ağlıyor, o ağladıkça ben de ağlıyordum. O dönem kurumsal kariyerinin en talepkar dönemiydi ve her ayın neredeyse 2 haftasını yurtdışında geçiriyordu. 2 yaş videoları da çok farklı değildi, 3 yaşı az da olsa hatırlıyordu. İşte o gün Semih uzun süredir üzerinde düşündüğü kurumsal kariyere veda etme fikrini hayata geçirmeye karar verdi. Kendine anı yaşayabileceği fırsatlar tanımaya. Benim finansı bıraktığım dönem de aynı dönemdir. Şimdi ne durumdayız? Değişik: ilk defa gelecek bu kadar belirsiz, ama içimiz bu kadar huzurlu, çocuklarımızla, birbirimiz ve kendimizle ilişkimiz bu kadar yoğun. Bunları çalışırken yapmak mümkün değil mi? Evet mümkün olabilir, ancak bizim tercihimiz böyle bir değişiklik yapmaktan yana oldu. Senaryoyu değiştirdik. Rolleri de gözden geçirdik. Şimdi hayatı zihnimizdeki karelerde değil akıp giden ve başa alamayacağımızı bildiğimiz bir filmdeymişçesine, bilinçle yaşamaya çalışıyoruz. Şartlar zor, ama umutluyuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder