3 Aralık 2010 Cuma

AFFETMEK

Kalp yara alırsa ne oluyor? Kalp bir daha öyle bir olay yaşamamak için hemen kalkanlarını kaldırıyor, kendini güvenceye alıyor ve kapatıyor. Yaşanan o olay insanın zihninde yer ediniyor. Zihni o olay ile öyle meşgul oluyor ki, rüyalarına bile giriyor. Zihin senaryolar üretmeye başlıyor. Hatta bu senaryolar sadece kendi zihninde saklı kalmıyor aynı zamanda bunları başka insanlarla da paylaşmaya başlıyor. Diğer insanlardan bu senaryoya dahil olmalarını istiyor, destek bekliyor. Karşı tarafa öyle bir öfke beslemeye başlıyor ki, öfke bütün bedenini sarıyor. Öfkesinin ancak karşı tarafın canını acıtacağı zaman dineceğine inanıyor. Halbuki kendi canı bu zaman diliminde daha fazla acıyor. Kendine odaklanmak yerine başkasına odaklanıyor ve tüm hayat enerjisi kendi bedeninden akıp gidiyor.

Yukarıda yazdıklarım dün yeni tanıştığım birisiyle yaptığım bir konuşmayı özetliyor. Bu size bir yerden tanıdık geliyor mu?

Peki ne yapmak gerekiyor? AFFETMEK. Sizi duyar gibi oluyorum. Hadi canım bana bu kadar şey yapmış ben mi affedeceğim, enayi miyim ben.

Hayatıma dönüp baktığımda aşk, iş, arkadaş, aile konularında çok kez kalbim kırıldı. Hatta bir daha kırılmasın diye kalbimin kalkanları daha kalınlaştı. Bir daha aynısını yaşar mıyım korkusu yerleşti.

Affetme hep karşı taraftan beklenen bir davranış oluyor. Bazen seneler geçiyor ve karşı taraf sizden özür dilemiyor. Siz seneler boyunca o olayı zihninizde taşıyorsunuz ve bir türlü unutamıyorsunuz. Halbuki affeden siz kendiniz olsanız? Yani kendinizi affetseniz. Tüm düşüncelerden kendinizi kurtardığınız ve bıraktığınız an, işte o zaman yeni bir kapıyı açmış oluyorsunuz. Sanki yeniden doğuyorsunuz. Kendinizi affettiğiniz an kalbinizdeki kalkanlar kalkıyor, kalp tekrardan sevgi ile atmaya başlıyor. Sevgi insana iç huzur veriyor. O iç huzuru yakaladığınız an, yaşadığınız o olaya bir seyirci gibi uzaktan bakabiliyorsunuz. Artık o olayı senaryolaştırmayı bıraktığınız için zihniniz rahatlıyor. Zihin yeni düşüncelere yer açıyor ve kalp sevgi ile atmaya başlıyor.

Siz hayata sevgiyle bakın, o da size sevgiyle baksın.

Fotoğraf: Sedef Dinçmen Köni

2 yorum:

  1. 20 yıl sonra babamı affettim ! Artık daha rahat uyuyorum. Tecrübe ettiğim hafifliği ise anlatmaya kelimeler yetmiyor.

    YanıtlaSil
  2. Affedebildiğimizde aslında kendimizi özgür kılıyoruz. Affettiğimiz kişinin başı göğe ermiyor, zaten onlara çoğunlukla bir şey de olmuyor, biz kendimize yapıyoruz her ne yapıyorsak.
    Tam "affettim" zannederken yakın bir geçmişte öğrendiklerim midemi bulandırıyor. Affedememişim demek ki, kendimi hala geçmişte yaşananın esiri olmaya mahkum etmişim. Kussam rahatlar mıyım peki? Yoksa sadece içimdeki kızgınlıkları bir yana koyarak affetmeyi mi bekleyeceğim?

    YanıtlaSil