11 Aralık 2010 Cumartesi

ŞAŞIRMADIĞIMA ÜZÜLDÜM

Beni üzmemek için benden saklanan bir bilgiyi, olayın üzerinden uzun zaman geçtikten sonra, daha geçen gün öğrendim. Bunu bana söyleyen kişi çok üzgündü. Üzülmemi, hatta sinirlenmemi bekliyordu; çok temkinliydi, ağzımı arayarak, yavaş yavaş söylemeye çalışıyordu. Sinirlenmedim. Şaşırmadım bile. Üzerinde düşününce şaşırmamış olmama, böyle bir şeyin beni şaşırtmamış olmasına üzüldüm. Bu kadar değersizleşmesine üzüldüm.

Affetmek üzerine yazmıştı geçen gün Semin... (kendimizi) affettiğimizde kalbimizdeki kalkanların kalktığını, kalbimizin tekrardan sevgi ile atmaya başladığını söylemişti. Affetmenin insanı özgür kıldığını söylemiştim ben de. Tıpkı Semin’in (kendimizi) affettiğimizde zihnimizin yeni düşüncelere yer açtığını söylemesi gibi.

Affettim sanmıştım. Özgürleştim sanmıştım. Geçmişte kalanı, iyi ve kötü yönleriyle içselleştirdim; kızgınlıkları, tecrübe hanesine yazdım sanmıştım.
Yazamamışım. Eskiye dair öğrendiklerim beni şaşırtmadı ama midemi bulandırdı. Kızgınlıklarım tecrübe hanesine koca cüsseleriyle daha bir sağlam yerleştiler. Sevgiyle hatırlamak istediklerimin ise ne yazık ki pek bir değeri kalmadı.
Üzgünüm. Keşke az da olsa şaşırabilmiş olsaydım, keşke değeri bu kadar düşmeseydi gözümde diye üzüldüm.
Affetmek üzerine daha çok çalışmam lazım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder