3 Aralık 2012 Pazartesi

İliklerime kadar hayatla bir olmak

Hep sancılı mı olması gerekiyor? Kendimizi bulabilmemiz için önce kayıp mı etmeliyiz? Kaybolmuşluğun içerisinde acı mı çekmeliyiz?

Benim böyle durumlarda önce içim de bir ateş yanmaya başlar, sonra su gelir gözlerime ve havayı sis kaplar. Ve ben o sis perdesinin içinde duvarlara çarparken birden bir kuş dokunur kalbime ya da belki de içimden alevlerin arasından kanatlanıp havalanır ve beni o çarptığım duvarların arkasına taşır. Bu zaman alır, mekan alır. Ama sonu ferah ve aydınlıktır.

Peki bu hep böyle mi olmalı? Önce o duvarlara mı çarpmalı? Çukurlara mı düşmeli? Zihin bataklığına mı saplanmalı? Tutunduğumuz dallar elimizde mi kalmalı? Kendi tohumumuzu farkedene kadar, köklendireceğimiz o bereketli toprağı kendi içimizde yaratana kadar, belki bu böyle olmalı. Böyle olmalı ki bize hizmet etsin, bizi kendimize getirsin. Bak içte ateş var, gözde su, hava dışardan içeriye, bir toprak kaldı geriye...

"Yogada ters amuda ancak yaslanabileceğim bir duvar varsa kalkabiliyorum" diyor eşim. "Yaslanmasam bile onun varlığını bilmek kalkmam için yeterli oluyor aslında". Yoksa ben de bir duvar mı arıyorum? Yaslanmasam bile düştüğüm anlarda varlığı benim kalkmama yetecek? Yoksa o anlarda kanatlanan kuş içimdeki çocuk mu? Yüzlerce kez düşse de, her defasında dayanacak duvar aramadan ayağa kalkmaya, hatta adım atmaya yeltenen küçük Burcu. 1 yıllık ömründe kendini en büyük dayanağı olarak görmüş olan Burcu. Soruyorum kendime; 42 yaşımda kendimden daha iyi duvar, daha sağlam dal, daha özgür kuş ve daha cesur çocuk kim var ki yine?

Herşey bende başlayıp bende bitmiyor mu? Neyi başlatmak, neyi bitirmek istiyorum? Şimdi duvarın öte tarafında daha iyi görüyorum: İçimdeki ben olmak, hayatın tam içinde durmak istiyorum. Öyle kıyısından, köşesinden tutuna tutuna, yaslana yaslana geçmek değil, tam ortasından bodoslama dalmak ve bir tohum atmak. Ve kaybolacaksam da kendi içimde, hayatın akışında kaybolmak istiyorum. Kendi dışımda, hayatın çekildiği yerde değil. Yani iliklerime kadar ben olmak, hayat olmak, hayatla bir olmak istiyorum.

Ya siz neyi başlatmak, neyi bitirmek istiyorsunuz? Peki bunun için neye ihtiyacınız var? İçinizdeki o cesur, yaratıcı çocuğu çıkarmak için neyi bekliyorsunuz?

1 yorum:

  1. Kendimizden daha iyi bir duvar yok ama duvarı güçlendiren desteklerimiz var, kendimizden daha sağlam dal yok ama üzerimizde cıvıldaşan kuşlarımız var. Büyüttüğümüz yavrular kendimizden daha özgür kuşlar olacak. Kendimizden daha cesur çocuk, işte o galiba sadece kendimiziz Burcu'm. Ellerine sağlık.

    YanıtlaSil