Evinizin bir bölümü eskise, duvarının sıvası dökülse,
merdivenleriniz eğri büğrü olsa ne yaparsınız? Tabii ki tamir ettirirsiniz. Oysa
sıvasının dökük, merdivenlerinin eğri olmasından gurur duyduğunuz oldu mu hiç?
Benim oldu.
Kırık dökük, daha sonra kapalı basketbol sahası yapılacak
büyüklükte yatakhanesinin tavanından içeri yağmurun ve karın girdiği,
yarasaların uçtuğu, sıcak su diye bir şeyin icat bile edilmediği, tuvaletlerin
kırık camlarından giren rüzgarın mı musluktan akan suyun mu daha fazla
üşüttüğünü bilmediğimiz binamızın en çok, bugün artık olmayan tavan
süslemelerinden, mermer merdiven basamaklarının aşınmışlığından, eğriliğinden
gurur duydum. Her bir basamağı “ben de
bozuyorum işte yüzyıldır bozulan bu merdivenleri” diye düşünerek çıktım yukarı.
Siz hiç içinde oturduğunuz binanın duvarlarını okşadınız mı?
Tavan süslemelerini izleyerek uykuya daldınız, yine aynı tavan süslemelerine
gözlerini açtınız diye mutlu oldunuz mu?
Ben oldum.
Kağıt üzerindeki planlamada 22 kişinin yatakhaneye 25 yatak
sığıştırıp üzerine bir de dans pisti yaptığımız yatakhanemizin duvarlarında
hayran olduğumuz şarkıcıların afişleri yoktu ama müthiş bir zerafetle, yüzyıl once
yapılmış süslemeleri neredeyse okşayarak sevdik.
Siz hiç yanan bir binanın ardından en yakınınızı kaybetmişsiniz
gibi günlerce ağladınız mı?
Ben ağladım.
Bugün yanan Feriye Sarayı’nın Galatasaray Üniversitesi
olarak kullanılan binasına 11 yaşımda girdim, 19 yaşımda çıktım. 11 yaşımdan beri
o binayla hep gurur duydum; en döküntü zamanında da, üniiversite olduktan sonra
en bakımlı zamanlarında da…Denizden ya da karadan benim yanımda o binanın önünden
ya da yanından geçen olduysa mutlaka benim için önemini bilir.
Bugün, çevremde güzellikle arıyorsam, karşıma çıkan
hoşluklardan mutlu olmasını, yaptıklarıma az-çok zerafet katmasını biliyorsam,
bir saray binasında büyümüş bir “prenses” olduğumdadır.
Bugün, anılarımın, yaşanmışlıkların kıymetini biliyorsam, yatakhanenin
mermer basamaklarını çıkarken üzerine daha önce kimbilir kimlerin basmış
olduğunu hep aklımdan geçirdiğimdendir.
Bugün, gereğinden fazla kendi ayakları üzerinde duran bir
kadın olduysam, yangına rağmen dimdik durabilen o güzel bina tarafından
büyütüldüğümdendir.
Biz o binayı çok sevdik, o binayla hep gurur duyduk, çünkü bizi
okulumuz, ailemiz kadar Ortaköy’deki binamız yetiştirdi.
Çok üzgünüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder