Yeni bir güne sizlerle
birlikte merhaba demek istedi içim. Hatta kollarımı yanlara açıp, kanatlarım
varmışcasına kalbimi de açarak hayatı kucaklamak istedim. Atalyöye geldim. Müziği
açtım. İçim içime sığmıyordu. Bir
yandan evrenin enerjisi (yarın ay tutulması gerçekleşecek ve duyguların çok yoğun
olduğu günlerdeyiz) bir yandan benim enerjim senkron gidiyordu adeta. Duygularımın
dorukta olduğu şu anda bu yazımı sizlerle paylaşmak istedim.
40 yaş ... 40 yaş
sendromu derlerdi ... Anlamazdım. Hatta hiç unutmuyorum sevgili Zehra ablam 40
yaşında çok farklı hissedeceksin demişti. Neydi bu 40 yaşın farkı? Diğer yaşlardan
var mıydı bir farkı? Eşimin bana doğum günümde hediye ettiği kitaptaki yazısında
şöyle yazmış “Sen 40 yaşını çok önemsiyorsun . Evet senin için bir metamorfoz dönemi
oldu bu, ama 40 olduğundan değil. Daha önümüzde inşallah çok uzun yıllar var.
Bu daha yolun yarısı bile değil.” Benim için yaşın öneminden çok gelinen dönüm
noktalarından birisiydi sanırım. Katıldığım bir eğitimde hayattaki önemli dönüm
yaşlarını dile getirmişlerdi. 38 yaş bir dönüm noktasıydı. Bendeki transformasyon
da 38 yaşında başlamıştı zaten. Bir insan iki sene içerisinde değişir mi? Yakınımdakilerin
dediğine göre evet. Bu belki dışarıdan değişim gibi gözüksede, esasında içinde
sana ait olanın dışarıya çıkması, özüne dönmen.
En yakınımda 40 yaş dönemi sevgili abim Semih ile başlamıştı. Gerçekten hayatında bir dönüm noktasındaydı.
Sonra etrafıma, en yakınımdakilere bir baktım ... 40 yaşına yaklaşan bütün
arkadaşlarımda bir transformasyon başlamıştı. Onlar da yanlız değillerdi çünkü
bu değişim sadece yaşdan ibaret değildi, tüm dünyada bir dönüşüm yaşanıyordu. 2012 ile sevgi çağına adım
atıyorduk. Eski alışkanlıklar, düşünceler bir bir değişiyordu. İlk başta bana acaba
neler oluyor derken etrafımda diğer insanları görünce büyük bir rahatlama
meydana geliyordu.
Şimdi yanımda beni çok
seven insanların hazırladığı bir kitap var. Yazılar, fotoğraflarla süslenmiş.
Kitabın ismi ise “Semin’in Aynası”. Kitabın arkasında canım eşimin yazısı var; “40
yıl olmuş ...Seninle bu dünya güzelleşeli. Senin yaşadıkların değil sana bu dünyada
yerini veren, yaşattıkların, hissettirdiklerin, bıraktığın izler ... İşte sana
bir ayna. İzlerin sadece birazı ... Sen de bak ve gör ne kadar güzel olduğunu.”
Bu kitabın içerisinde
yer alan almayan hayatıma girmiş bütün
insanlara çok ama çok teşekkür ederim. İnsanın alabileceği en güzel hediyeyi
aldım ben. Aramızda kilometreler olabilir, çok uzun zamandır görüşmüyor
olabiliriz. Ancak şunu biliyorum ki hepinizin anıları benimle. Bilinki kalp kalpleri
hisseder :) Kalp bazen kırılır ve bir daha eskisi gibi
hissetmek istemez desek de kalp esasında
sıcak ve nötürdür. İçi sevgi doludur. Ne zaman kendimizi, etrafımızı
affeder ve dramalarımızdan kurtuluruz işte o zaman özümüze döneriz. Özümüz
sadece sevgiden ibarettir. Kalpten söylenen bir kelime direk kalbin içine
girer. Bir besin gibi. Bu sevgi ruhu besler.
Sevgili dostlarım
ruhunuzu beslemeyi unutmayın. İyi ki hayatıma girdiniz ve varsınız. Sizi çok
seviyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder